Baglasan Durmaz!

Doğadan zevk alan, hayatın tadını çıkaran dostlar topluluğu…

Archive for November, 2010

Sarıcakaya Maden

7 Kasım 2010
Armağan Başlı
Fikret Uçar
Barış Sütken
Evren Uçar
Sarp Sütken

Öğlen saat 12:30 gibi Batıkent’ten yola çıktık. Bu kez yarınların doğa dostu “Bağlasan Durmaz” ekibine ışık tutmak için yeni nesili de yanımızda. Şansımıza pırıl pırıl bir hava, yolumuz açık. Gençler çok heyecanlı, arabada birbirlerini daha iyi tanımaya ve paylaşmaya çalışıyorlar. Rotamız Eskişehir’in Kuzey Batısı Hekimdağ üzerinden Sakarya nehrinin aktığı vadi. Sırasıyla Tandır, Dağküplü ve Küplü Köylerinden sonra vadiye inmeye başladıkca iklim daha da yumuşadı. Aracımızı maden yolu girişinde uygun bir yere bırakıp bütün teşkilatımızı da yanımıza alarak tırmanmaya başladık. Genç ekip mutlu ve mesut, olaya dahil olumuş görünüyor. Yolda bulduğumuz mantarlar likenler çevresinde kısa molalar verip inceleme yaparak ilerliyioruz. Maden girişine vardığımızda yaklaşık 150 metre yükselmiştik bile. alanda çevreye yayılmış kalsedonlar ve maden kamyonlarına yol gösteren küçük metal tabelalar mevcut. Madencilerin kazdığı oyuklardan büyük taşları çıkardıkları görünüyor. Mavi ve mor kalsedonların küçük kırıkları bile çok güzel, eminiz saydam olanları işlendiğinde çok güzel takı malzemesi olur.

Gençler küçük tepelere tırmanarak arazinin tadını çıkarıyorlar. Şimdilik sevmiş ve eğleniyor görünüyorlar. Tepeye çıktığımızda ikinci bir kazı alanı çıkıyor karşımıza. Biraz daha çevreyi inceleyerek gezindikten sonra aşağıya doğru bırakıyoruz kendimizi. Doğal güzelliklere yaklaştığımızda fotoğraflayarak bu güzel anları ölümsüzleştirmeye çalışıyoruz. Aşağıya indiğimizde çantalarımızdaki nevalenin hakkını vermek için su kenarında bir yer belirlemeye çalışıyoruz.

Görünen o ki küçük bir akarsudan karşıya geçmek hem yakacak açısından hem doğa örtüsünün zenginliği açısından bize daha keyifli imkanlar sunacak. Kayalar büyük ve suyu geçince arazinin eğimi oldukca dik. Genç nesil araç içinde çok heyecanlı off-road yapalım diye  bağrışıyorlar. Sevgili Barış, araçı tüm arazi koşullarına göre hazırlayarak dalıyoruz suya… Biraz tangırtı ve geçiş güzel ancak sudan sonraki eğim biraz zorluyor. Araçtan inip keşif yapıyoruz, bu iş olur diyoruz. Barış biraz yönün değiştirerek tekerleklerimizle oyduğumuz alandan uzaklaşınca bizler de  biraz dışardan destek verince güçlü motor hakkını veriyor, geçişi tamamlayarak güzel bir yere varıyoruz. Gezinin bu kısmı açılan oturaklar ve hızlıca organize edilen ateş düzeneğiyle birlikte Gastronomik bir şölen havasına bürünüyor. Sucuklar, çaylar, meşrubatlar, elmalar hepsi harika. Çok eğleniyor, andan ve birlikteliğimizden zevk alıyoruz. Ateş üzerinde Armağan ağabeyimin maharetli elleriyle ürettiği ateş üstü kızartma çatalı ve Barış’ın isveç malı ateş üstü kızartma tasarımı bizi epey eğlendirdi, görünen o ki her ikisi de iyi iş görüyor. Gün batımı kızıllığı eşliğinde bazlama arası sucuklarımız bünyemizdeki yerlerini almaya başladıktan sonra ufaktan toplanıp yola koyulduk. Küplü köyünde Eskişehir’den dostları gördük, bir diğer trekking ekibi mola vermişti. Biz de durup bir çay içtik onlarla birlikte. Dönüş yolunda is kokan vucutlarımız ve genç neslin horultuları birbirine karıştı. Mutlu bir doğa etkinliği ardından sevgi dolu ruhumuzun çevremize yaydığı sıcakla evlerimize kavuştuk.